Karakule Rock & Metal Platformu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Karakule Rock & Metal Platformu

Karakule Rock & Metal Platformu
 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  GaleriGaleri  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 badem röportajı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
rocKeR_ygmRr
Bağımlı Üye
Bağımlı Üye
rocKeR_ygmRr


Yengeç Horoz
Mesaj Sayısı : 247
Doğum tarihi : 16/07/93
Yaş : 30
Nerden : ütopya=)
Ruh Hali : badem röportajı Keyifs10
Başarı :
badem röportajı Left_bar_bleue5 / 1005 / 100badem röportajı Right_bar_bleue

Güçlülük :
badem röportajı Left_bar_bleue10 / 10010 / 100badem röportajı Right_bar_bleue

Aktiflik :
badem röportajı Left_bar_bleue5 / 1005 / 100badem röportajı Right_bar_bleue

Kötü İtibar :
badem röportajı Left_bar_bleue0 / 1000 / 100badem röportajı Right_bar_bleue

İleti : yalnız değilim...yürüyorum dostlarımla...adları umutsuz hayaller ve adi gerçekler!!!
Kayıt tarihi : 27/07/08

badem röportajı Empty
MesajKonu: badem röportajı   badem röportajı Icon_minitimePtsi 4 Ağus. - 13:04:48

—Merhaba Badem. Yeni albüm, yeni heyecan. Nasıl geçiyor günler bahsedebilir misiniz biraz?

Mustafa:

Albüm’ e güzel bir açılış konseriyle başladık. Heyecanımızı bizi özleyen arkadaş ve dinleyicilerimizle paylaşmak çok keyifliydi. Bursa konserinden sonra sıradaki konserlere ve röportajlara hazırlanarak geçiyor vaktimizin çoğu. Basının ilgisi ve gerek televizyon kanallarındaki gerekse radyolardaki ilgiden dolayı çok mutluyuz. Sanırım bu albümle birlikte ilk albümün üzerine bir taş daha koymayı başardık.

—Barış Devrim ve Mustafa’nın baş harflerini birleştirerek “Badem” ismini koymuşsunuz gruba. Biraz ilginç bir fikir çünkü insanlar daha değişik hikayeler bekliyorlar “Badem” isminden. Ben DEM neden büyük onu sormak istiyorum?

Barış:

Açılım şöyle; Ba (Barış), D(Doğaç), E(Emre), M(Mustafa-Mert) Kısacası her büyük harf bir elemanı temsil ediyor ve M harfinden iki üyemiz olduğu için 4 büyük harf mevcut. Yıllar geçtikten, yani grup son halini aldıktan sonra bu şekilde yazmaya başladığımızı da belirtmek gerekir.

—Boğaziçi’ndeki Taş Oda günlerinden biraz bahsetmeniz mümkün mü? O amatör ruhu özlediğiniz oluyor mu?

Mustafa:

Amatör ruhumuzu kaybetmediğimizi düşünüyorum ama tabi ki o hayal dolu eski günleri özlememek de imkansız gibi. Bir grup olmayı öğrenmeye çalıştığımız günlerden bu yana geçen süre oldukça uzun ve anılarla dolu o yılları hatırladıkça çok eğleniyoruz.

—Hazır değinmişken Taşoda Ses Tasarım & Müzik Prodüksiyon hakkında da biraz bilgi verebilir misiniz?Bu şirket grup olarak size mi ait tam olarak net bir bilgiye ulaşamadım aydınlatırsanız sevinirim?

Mustafa:

Şu an Taşoda iki ortaktan kurulu durumda, Mustafa ve Anıl Savaş Kılıç. Kendisi aynı zamanda Badem’in menajerliğini de yürütmekte. Mustafa prodüksiyon tarafından, Anıl Savaş Kılıç ise idari ve pazarlama faaliyetlerinden sorumlu kişi şeklinde bir iş bölümü var. Ama Badem ile neredeyse bir ortakmışçasına çalışıldığı şüphe götürmez. —Grup üyeleri İnşaat, Elektronik, Ses Mühendisliği gibi gerçekten günümüzdeki elit denebilecek meslek gruplarına ait bölümlerde okumuş. Neden müzik diye sorsam?

Doğaç:

Müzisyenlik maalesef Türkiye’de ciddi bir meslek olarak algılanmıyor, çok az insan küçük yaşlardan itibaren müzisyen olma yolunda adim atabiliyor. Bizim için de durum çok farklı değildi. Müzisyen olmak adına en büyük adımlarımızı üniversite hayatımızda bir yandan bölümlerimizde ilerlerken attık. Belki de Badem ile müzik demek gerekir çünkü belki Badem grubu içindeki bağlılık olmasaydı belki de bu yolu hiç seçmeye cesaret edemezdik. Bölümlerimizle ilgili hala birtakım çalışmalar yapıyoruz ama kalbimizde müzik askıyla bizim için her zaman önce müzik ve Badem gelecek.

—Grubu ilk kez TV aracılığıyla tanıdığımda bende şöyle bir izlenim yaratmıştı : “Sahnede bu kadar adamın ne işi var!”.Her birinin tek tek gerçekten kulağa ne kadar hoş geldiğini ve gerekli olduğunu anlamak biraz zaman alıyor.Bu eleman sayısının fazlalığı konusunda ne düşünüyorsunuz?

Mert:

Türkiye'deki gruplara bakarsanız, enstrümanist olarak kendine yetebilen, yani konuk bir enstrümanist ile performans vermek zorunda olmayan gruplar genelde 4 yada 5 kişidir. Biz de 5 kişilik bir grup olarak bu kriterin üstüne çıkmıyoruz. Konuk enstrümanist ile çalmak zorunda olanlar da yine sahnede 4 - 5 kişiye ulaşıyorlar toplamda. O yüzden bu kalabalıklık ayrımını nasıl yaptığınızı anlayamadım. Diğer taraftan, grupta olmasa da olur bir kişi yok eğer bunu ima ediyorsanız. Herkesin grup içinde önemli bir rolü ve yeri var ve Badem sound'u bu 5 kişi ile şekilleniyor.

—İlk albüm olan “Badem”’e değinmek istiyorum. Gerçekten de çok farklı bir albüm ve farklı bir tarz.Bir anda gündeme oturdunuz ve çok sevildi bu albüm.Albümün alt yapısı nasıl oluştu?Bestelerin hazırlanmasında bir zorluk yaşadınız mı ?

Mustafa:

Aslında genel hatlarıyla tarzımızı değiştirmedik, sadece elektro gitarın ve sözlerin oranında bir değişiklik oldu. Bu albümde Karacaoğlan sözlerinden ziyade kendi sözlerimizi kullandık çünkü ilk albümden sonraki süreçte yaşadıklarımız kendimizi iç dünyamızı sevenlerimize biraz daha paylaşma ihtiyacı doğurdu bizde. Neredeyse her parçanın gerçek bir hikayesi var, bu gerçekliğin karşımızdakilere geçtiğini görmek çok güzel. Elektro gitar ağırlığının sebebi ise Türk Rock tarihinde yeterince akustik rock örneği olmadığından bizi rock kategorisine koymakta zorlandı gerek basın gerekse dinleyiciler. Bu albümde sahnede de bizi izleyenlerin fark ettiği rock grubu kimliğini daha net bir şekilde çizmek istedik ve sınırlarımızı koyulaştırdık. Bestelerin yapılması konusunda hiç bir sıkıntımız olmadı fakat yaşananların bire bir müziğe ve söze dökülmesi hiç kolay olmuyor bu yüzden çok özenerek her parçayı ayrı ayrı elden geçirerek bir albüm yaptık ilkinde olduğu gibi, çünkü bizim için her bir parça çıkış parçası değerinde.

—Albümün geneli gerçekten çok kaliteliydi. Ama kişisel fikrime göre 2 tane mükemmel slow şarkı “Sen Ağlama” ve “Sensiz Olmam” çok farklı şarkılardı.Bu 2 şarkıya da değinerekten albümün genelini değerlendirebilir misiniz ?

Emre:

Grup olarak müzikaliteye çok önem veriyoruz. Hem ilk albümde hem de ikinci albümde her bir detay üzerinde hatırı sayılır derecede vakit harcadık. İlk albüm akustik tınıların ve çok sesli vokal düzenlemelerinin bolca yer aldığı bir albüm oldu. Anlatmak istediklerimizin bir kısmını Karacaoğlan sözleriyle bir kısmını da kendi sözlerimizle anlattık. Her iki albümde de bütün besteler Badem'e ait. İlk albümde dışardan ekstra bir enstrüman desteği almadan bütün parçaları 5 kişi olarak çaldık. Aşktan, umuttan, sevgiden, ayrılıktan bahsettiğimiz bu albüm duygu açısından yoğun bir albüm oldu. Sen Ağlama ve Sensiz Olmam bu duyguları en iyi anlattığımız ve her çaldığımızda insanları en çok etkileyen parçalardı.

—Daha sonra 2. stüdyo albümünüz olan S’onsuz piyasaya sürüldü. Albümün hazırlanma sürecinden bahseder misiniz? Kimlerle çalıştınız? İlk gelen tepkiler ne yönde?

Emre:

Badem ilk albüme girerken 10. senesini doldurmuş bir gruptu. Dolayısıyla bu süre boyunca biriktirmiş olduğu 30'dan fazla beste vardı. İlk albüm parçalarının hepsini ikinci ve daha sonraki albümleri de düşünerek bu havuzdan seçtik. Yoğun konser maratonundan çıkar çıkmaz da tekrar stüdyoya kapandık ve 2. albüm için çalışmalara başladık. İkinci albümü oluşturan parçaların bir kısmını beste havuzumuzdan bir kısmını da yeni yaptığımız bestelerden seçtik. 2006 yılının ekim ayında başladığımız kayıtlar mix ve mastering dahil 2007'nin ocak ayında tamamlanmıştı. O dönemde plak şirketimizle yaşadığımız ayrılık albümün çıkış tarihini tam 1 sene geciktirdi. Bu sırada albüme Kalpsiz parçasında Özlem Tekin, Geceyedir Küsmelerim isimli parçada da İlhan Şeşen dahil oldu. O yüzden iyi ki gecikmiş diyoruz çünkü bu haliyle hem bu şarkılar hem de albümün geneli çok daha güçlü oldu. Ayrıca Kalpsiz parçasının akustik versiyonunda Elveda Rumeli dizisinden tanıdığımız Gülçin Santırcıoğlu bize vokalleriyle eşlik etti. Albüme baktığınız zaman oldukça zengin bir orkestrasyonla karşılaşıyorsunuz. Yaylılar, üflemeliler, akordeon, İrlanda flütü, duduk, bendir gibi çok çeşitli enstrümanlarıyla birçok değerli müzisyen dostumuz bizlere eşlik etti. Bugüne kadar gelen tepkiler tahminlerimizden de iyi. Kalpsiz klibinin seyredilme oranı ve beğenilme oranı sevindirici derecede yüksek. Albümle ilgili tepkiler olumlu yönde. Bu albüm her anlamda içimize sinen bir albüm olduğu için içimiz gerçekten çok rahat.

—İlk klip bir Özlem Tekin düeti olan “Kalpsiz”’e geldi. Düet fikri nasıl oluştu ve ilk çıkış şarkısı olarak Kalpsiz’i seçmenizin sebebi nedir?

Doğaç:

Kalpsiz zaten düet şeklinde düşünülmüş, yazılmış bir parça. Bu düet için de aklımızda en basından beri Özlem Tekin vardı. Kendisine parçayı gönderdik ve eslik etmesini rica ettik, hemen ertesi gün haber verip şarkiyi çok sevdiğini ve seve seve eslik edeceğini söyledi. Stüdyoda 3-4 saatlik bir ön çalışmadan sonra hepimizin çok beğendiği Özlem Tekin vokalleri ortaya cıktı. Bu parçanın çıkış parçası olmasının iki sebebi var esasında. Öncelikle Özlem Tekin’in vokallarının şarkıya kattığı enerji herkesi çok etkiledi. Parçanın sözlerinin ve düzenlemesinin anlattığı hissi çok güzel bir şekilde yansıttı. İkinci sebep ise albümümüzün konsepti ile yakin bir bağı olmasıydı. Bu albümümüz biraz karamsar ve yakin zamanda yasanmış duyguları anlatıyor çoğunlukla. Kalpsiz bu anlamda da bu parçalar arasında belki en özel olanı. Düet olmasının sebebi zaten biten ama kalplerde tam bitemeyen bir ilişkiyi her iki insan tarafından anlatmak ve herkesin zaman zaman kalpsiz zaman zaman da kalbi kırılan kişi olması durumu.

—Çok sıklıkla MFÖ ile karşılaştırılmanızdan herhangi bir rahatsızlık duyuyor musunuz?

Mert:

Karşılaştırma yapılan insanlar köklü ve saygın müzisyenlerse, bu rahatsızlıktan ziyade mutluluk verir bize. MFÖ ile karşılaştırma yapılmasının sebebi, bizim de onlar gibi vokal düzenlemelerimizi çok sesli yapıyor olmamız. Türkiye'de MFÖ ile özdeşleşen bir olguyu sürdürme gayretinde olan bir grup olarak onlarla karşılaştırılmak bizim için onur verici bir durum.

—Halk şiirine ve Karacoğlan’a duyduğunuz yakınlık nereden geliyor? Gerçekten hepiniz bu felsefeyi benimsiyor musunuz?

Barış:

Hangi etnik kökenden olursanız olun önünüze Karacaoğlan gibi bir gerçek çıktığı anda duyarsız kalamazsınız çünkü bu gerçek sizi insan yapan şeylerin bütünü. Kısacası bu topraklara özgü bir şekilde söylenmiş ancak herkes için geçerli olan ve güzelliği reddedilemeyecek sözler. Karacaoğlan felsefesi nedir diye soracak olursanız cevabı çok basit. Her türlü kökenden, aidiyetten, inanıştan üstün tutulan aşk ve sevgi. Kısacası her şeyi bu sevginin üzerine kuran bir yaklaşım. Bunu, hem de günümüzde kim, nasıl benimsemeyebilir?

—Yaptığınız tarzı tam olarak nitelendirebiliyor musunuz? Pop grubu olduğunuzu düşünenler var. Veya da Badem’in belli bir tarzı yok diyenler var. Neler söylemek istersiniz bunun hakkında?

Mustafa:

Akustik müziğin rock algılanmamasından kaynaklandığını düşünüyoruz bu tarz belirsizliğinin. Fakat bizim için kesin olan şey Badem’in tamamen kendisine has bir tarzı olduğu ve bunun Rock kategorisinin kapsamında olduğudur. Rock ana başlığı altında kimi parçalarda pop kimi parçalarda folk kimlikleri de ön plana çıkmakta. Bu tarz sıkıntısının bu albümle ve tabiki yapacağımız diğer albümlerle yok olacağından eminiz. Çünkü şu ana kadar herkes bizi birilerine benzetmeye çalıştı ama tam bir örnek çıkmadı karşılarına. Nasıl MFÖ kendine has müziğiyle artık kimse tarafından “Siz ne tarz müzik yapıyorsunuz?” sorusuyla karşılaşmıyor ve kabul görüyorsa, Badem’in de ilerleyen zaman içinde kimseye benzemeyen kendine has tarzının rock adı altında sorgulanmadan kabul göreceğinden eminiz.

ALINTIDIR...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
badem röportajı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» <<<<BadEm>>>>

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Karakule Rock & Metal Platformu :: RocK'n MetaL :: Röportajlar-
Buraya geçin: