Şark, tarihin Kemâl ****** tarafından yazılmış olan yeni bir sahifesini açmıştır. Avrupa tarih kitapları vaktiyle (Barbar) Türklerin Altay Dağları'nın yüksek ovalarından şarka, garba nasıl akın ederek milletleri ve kültürleri tahrip eylediklerini hikâye eder. İncil'de ve Ortaçağ literatüründe Türkler, (Gogve Magog) diye fevkâlede ve korkunç hayâletler olarak tasvir edilmiştir. Onlar uyuşturucu medeniyetin buzları içinde bir ateştiler ve Türk kokusu hâlâ bugün bile dünyanın yarısının uzuvlarında yaşamaktadır. Şimdi modern ilim, milâttan evvel tarihin binlerce yıllık perdesini açarak, batmış milletlerin kaybolmuş izlerini keşfetmektedir. Bu arada birdenbire Türk ırkını da tarihin aydınlıkları içinde görüyoruz ve onun şark ile garb arasında nasıl bir köprü kurmuş ve nasıl devletler ve kültürel yaratmış olduğunu anlıyoruz. Avrupanın birçok âlimleri bunu reddediyorlar.
Fakat, ******'ün hayatı ve Türk Milleti'nin yeniden uyanış ve kalkınış, Türk Milleti'nin ruhunun ilk evini henüz yirminci asırda kurmuş olmadığı kanaatini gösteriyor. Kemâl ****** ile yüzlerce asrın derinliğinden kahraman bir ruh aydınlığa yükseliyor ve bu ruh, dünyanın esarete düşmüş kısımlarındaki milletlere hürriyet ve kurtuluş yolunu gösteriyor. O'nun hüviyeti, Nil sahillerinden eski Çin denizlerine kadar uzanan bir efsane olmuştur. Bununla beraber O gene milletinin ortasındadır. Olgun ve kemâle ermiş zekâsıyle, münevver ve ebedi gençliğin yorulmak bilmez kudret ve ciddiyetine mazhar olan, O, kendi milleti ve beşeriyet âlemi için beslediği muhabbetle, bir dâhinin neler yarattığına dair, cihana fevkâlâde heyecanlı bir sahne seyrettirmektedir.
(Herbert MELZİG)
Bir yenilginin uçurumuna düştüğü halde, ilkin neticesiz sanılan İstiklâl Mücadelesini yapan Türk Milleti, önünde saygıyla eğilmeden bu satırlara son veremez.
Zafer neşesiyle kendinden geçmiş bir diplomasinin kararını "hayır" diyerek yırtmak ve yüzlerine fırlatmak örneğini biz Almanlar, Türklere borçluyuz.
(Alman Askeri Dergisi Vissen Und Vehr)
Esarete mahkûm edilmiş bir istiklâl hakkını kuvvetle kazanmış, idam fermanını yırtıp düşmanlarının suratına fırlatmış adamdır.
(Alman Basını)
"******, istiklâl hissini taşıyan bütün milletler için, ölmez bir semboldür."
(Alman Basını)
******, yeni Türkiye'nin yaratıcısı olduğu kadar ulusunun eğiticisi ve yetiştiricisi olmuştur.
******, kişiliğinin kuvvetiyle milletleri içten ve dıştan değiştiren savaş şefleri arasında özel bir yer tutacaktır. O, yeni Türkiye'nin yaratıcısı ve kurucusu olmuştur. Yakın doğunun şimdiki çehresini bu adam tesbit etti.
(Alman, Germania Gazetesi)
ARNAVUTLUK
******, yüzyılımızın en seçkin simasıdır. Filozofların çeşitli metafizik anlamlar vermiş ve şairlerin en güzel ve en yüksek sözlerle tasvir etmiş oldukları ideale, O, realist sesi ile can vermiştir. O, sözleri uygulamaya çevirmiştir ve büyük uygulamanın dili kendisindedir.
(Demokratia Gazetesi)
Bütün Türk Milleti yastadır. Çünkü yeni Türkiye'nin yaratıcısı olan eşsiz şefini kaybetmiştir.
******, pek kısa zamanda memleketinin çehresini tamamen değiştirmiş, eski Türkiye'den modern bir devlet çıkarmıştır. Türk Milleti kendisine maddi ve manevî refahına borçludur. Arnavut Milleti, bu büyük ve acı kayıptan dolayı Türk Milleti'nin duyduğu acıya katılmaktadır.
(Stipsi Gazetesi)
AVUSTURYA
Eşsiz inkilâplarla Gazi'den milletine geçen büyük irade kuvveti uzun yıllar süregelecek bir gelişme ve olgunluğu birkaç yıl içinde gerçekleştirmiştir. Ve anlaşılmıştır ki Gazi'nin kendisine olan inancına, Türk Milleti Lâyıktır.
(Nobert Von BİSCHOFF)
Büyük düşüncelerin adamı.... bir devlet mimarıydı.
(Neue Freie Presse, Viyana)
******'ün hareketlerinden asabi oldukları belli olmuyor. Hareketlerinde ademi ittirad ve âhenksizlik gösterenler asâbidir. Halbuki, ******'ün hareketi kesin, belli ve bilinçlidir. Her hareketini bilerek yapıyor. Kendisiyle konuştuktan sonra, "Sâdi"nin bir beytini hatırladım. Bunu bir Türk dostumdan işitmiştin, size söyliyeyim:
"Birşeyi bilen ve bildiğini bilen kimse, şerefinin atını evrenin kubbesi üzerinde sıçratabilir."
Şunu gözönünde tutmak gerekir. Ben herşeyden önce dış biçim adamıyım. Böyle olmasaydım, heykelci olmazdım. Binaenaleyh intiabımı bu bakımdan söyliyeceğim. Çünkü yalnız biçimdir ki bana, karşımdaki insanın özüne işlemek imkânını verir. Doğaldır ki hareket bütünler. Diyebilirim ki ****** biçim ve hareketine göre, olağanüstü bir insan, fakat bu olağanüstünlük, Nietsche'nin ki gibi değildir. Nietcshe hasta idi. ****** öyle bir insandır ki, hayalî değildir. İstediğini bilir, bildiğini yapar, yapamayacağı birşeyi de istemez.
(Avusturyalı Heykelci KRİPPEL)
BELÇİKA
******'ün ölümü, yalnız Türkiye için değil, bütün dünya için de derinliği ölçülemez bir kayıptır.
(Belçika'nın eski Ankara B. Elçisi)
******, şecaat ve kabiliyetin en büyük semboliydi. O, yirminci asrın en büyük gerçeğini yaratan adamdır.
(Kopenhag-Nasyonal Tidende)
Ankara'da bulunduğum zaman Güneş'e bakar, fakat bu Güneş'i ufukta değil, Çankaya'da görürdüm. Samimiyetle diyebilirdim ki, hakiki Güneş, Çankaya'daki Güneş'ti. ******'ün acı kaybı dünya için büyük bir kayıptır. O'nun yüksek dehâ ve azimkâr karakterine karşı büyük bir hayranlık besliyen Belçika Kralı, bu duygularını eylemde de göstermek için beni, Büyük Ölü'nün cenaze töreninde bulunmaya memur etti.
Bütün Belçika'lılar, yasınıza içtenlikte katılıyorlar. Mebusan Meclisi'nde ******'ün (...) anmak için yapılan gösteri bunun bir delilidir.
(De RAYMOND, Belçika'nın Eski Ankara Elçisi)
Mustafa Kemal, memleketi için herşeyin kaybolmuş göründüğü bir zamanda olağanüstü bir kalkınma gerçekleştirmiştir.
(Henri LİEBRECHT)
Türkiye'nin uluslararası ünü, prestij ve otoritesi durmaksızın yükselmiştir.
Milletine bu kadar az zamanda bu ölçüde hizmet edebilen tek devlet adamı ******'tür.
(Libre Belgique Gazetesi)
Reformcu ihtirasını millî toprağa hasretmiş lider.
(Camille Huysmans, Belçika Milli Meclisi Başkanı)
BULGARİSTAN
Savaş sonrası Avrupa'sının en dikkati çekici simalarından biri kayboluyor. Büyük Asker, cesaretli ıslahatçı ve müstesna devlet adamı "******" adını haklı olarak taşımış olan adam artık yaşıyanlar arasında değildir. Yeni Türkiye'nin tarihi son onbeş yıl içinde, O'nun adına ayrılmaz bir surette bağlıdır. O, Osmanlı imparatorluğu'nun en tehlikeli anlarından birinde politik sahnede gözükerek memleketin enerjisini canlandırmayı ve millî gelecek için iman ilham etmeyi başarmıştır. O anda devletin var olması söz konusuydu ve Türk Milleti yenilmişti, ümitsizlik içinde bulunuyordu. Görevi kolay değildi. Uzun ve çetin bir savaştan sonra, Türk topraklarının üçte ikisi yabancı askerler tarafından işgal edilmişti ve kendisi iki cephede savunmaya mecbur bulunuyordu: Dışta düşmanla, içte Sultan'la...
******, verdiği örnekle hepsi kendi fikirlerine bağlı genç ve enerjik devlet adamı, asker, yönetici ve bilgin yaratmıştır.
Dost ve komşu Türk Milleti'nin bu kayba cesaretle katlanmasını ve rahmetlinin arkadaşlarının da, milletlerin hissiyetinde bu büyüklükte dâhi bir devlet adamının ve büyük ıslahatçının kaybından sonra meydana gelmesi normal olan zorlukları yenmelerini dileriz.
(B. PAVLOF, Ankara Orta Elçisi)
"Hiç bir ülke, ******'ün Türkiye'sinin gördüğü değişiklikleri bu kadar hızlı bir şekilde görmemiştir. Bugünün Türkiye'sinin tarihi Mustafa Kemal'in tarihidir."
(Dness Gazetesi, Bulgaristan, 11 Kasım 1938)
Hiçbir memleket, Yeni Türkiye'nin Ata'sı tarafından başarılan yenilik kadar çabuk ve o kadar derin bir yenileşme görmemiştir. O, her tarafta dâhi bir asker, müstesna bir ıslahatçı ve yurdun kurtarıcısı olarak bilinmektedir. Bu derecede insanlar, yüzyıllar içinde yalnız bir defa görülür. Şimdiki Türkiye'nin tarihi bu müstesna devlet adamının tarihidir.
(Dness Gazetesi)
"******; milletin atası, kılıç,fikir, kalp ve irade adamı idi. milletin bu büyük evladı, aynı zamanda yirminci yüzyılın en büyük yurttaşıdır."
(Slova Gazetesi, Bulgaristan, 11 Kasım 1938)
******'ün büyük, şan ve şerefle dolu ismi Ankara kayalarının üzerinde, unutulmaz günlerin bir anısı olarak silinmez kalıyor. Burada bu toprak üzerinde, bizim yanıbaşımızda çok büyük ve çok kudretli bir adam, bizim çağdaşımız olarak yaşamıştır. Düşman ordularının istilâsını, bir yıldırım darbesi gibi defetmek, barış anlaşmalarını bir kılıç darbesiyle yok etmek, Halife'nin yüzyıllık taht ve tacını bir yumruk darbesiyle ortadan kaldırmak, memleketi islâh etmek ve sonra ümitsiz hale düşmüş olan bir milletin millî ihtirasını uyandırmak, modern ve uygar bir devlet yaratmak... İşte gözlerimizin önünde cereyan eden ve büyük bir kısmı itibariyle Kemâl ******'ün şahsi eseri olan mucizeler bunlardır.
Buna dayanarak, Gladston gibi, şunları söylemekte haklıyız:
"Dünya, bu derece müstesna olan bu adamın ölümünden sonra artık eskisi kadar enteresan değildir."
İşte milletinin Ata'sı, kılıç, fikir, kalp ve irade adamı olan ****** budur. Milletinin bu büyük evlâdı, aynı zamanda yirminci yüzyılın da büyük bir yurttaşıdır.
(KOJUHOF)